Polonezköy… Adampol… Şehirden uzak nefes almak için, yabani kuş sesleri ve yemyeşil tabiat eşliğinde, doğayı ve kültürü aynı anda yaşayabileceğiniz eşsiz bir cennet kösesi, İstanbul’un arka bahçesi…
Bir taşra atmosferinde yemek yemek, şehre yakın ancak aynı zamanda şehrin kargaşasından uzak doğal güzellikleriyle ön planda olan bir yerde zaman geçirmek istiyorsanız, İstanbul’un Beykoz ilçesine bağlı bu şirin beldede birkaç saat veya birkaç gün geçirebilirsiniz.
1830 yılındaki Polonya ayaklanması sonrasında sürgünde yaşayan Prens Adam Czartoryski tarafından 1842 yılında Adampol adıyla olarak kurulmuş olan Polonezköy, kültürü ile günümüzde halen bir Polonya köyü karakterini taşıyor ve yansıtıyor.
Kısa Tarihi
Tarihi 1842 yılına dayanan, Türkiye’de Polonyalıların yaşadığı bu köy, sosyolojik ve coğrafi açıdan, ilk duyuşta insana biraz çarpıcı geliyor. İşte burası İstanbul’un en güzel sürprizlerinden birisi.
Köy, 1842 yılında Polonya devletinin, komşuları Avusturya, Rusya ve Prusya tarafından bölünerek işgal edilmesi sonrasında, Polonya’nın parçalanmasını kabul etmeyen Osmanlı İmparatorluğu tarafından verilen destek ve aynı zamanda Prens Adam Czartoryski’nin sürgünde bulunduğu Paris’ten bağımsızlık mücadelesi başlatması ile beraber bu alanda kurulmuş.
1831 yılında Polonya’da bastırılan ayaklanma sonrasında çok sayıda Polonyalı siyasi Fransa ve Osmanlı İmparatorluğuna sığınır. Prens Adam Czartoryski, Polonya’nın bağımsızlığını yeniden kazanmasının, Osmanlı İmparatorluğu ile birlikte Ruslara karşı savaşarak elde edilebileceğine inanır.
Bu maksatla da 1841 yılında ünlü yazar Michal Czarkowski’yi İstanbul’a göndererek Şark Ajanlığı olarak bilinen bir Polonya temsilciliği kurdurur. Sonrasında ise Michal Czarkowski Müslüman olur ve Mehmet Sadık Paşa adını alır.
1853-1856 yılları arasındaki Kırım Savaşı’nda, Mehmet Sadık Paşa (Michal Czarkowski) önderliğinde yaklaşık 8,000 kişi ile birlikte Osmanlı İmparatorluğunun yanında savaşa giren Polonyalılara, savaş sonrasında Sultan Abdülmecit tarafından bugünkü Polonezköy’ün bulunduğu topraklara yerleşim izni verilir.
Mehmet Sadık Paşa (Michal Czarkowski), Polonyalı sığınmacılar, göçmenler ve asker aileleri için, o dönemde Çingene Konağı olarak bilinen ve 5,000 dönüm büyüklüğündeki bugünkü Polonezköy topraklarını süresiz olarak kiralar ve bu büyülü çingene topraklarına yerleşime yardımcı olur.
Köyün ilk sakinleri olan Katolik Lazarist din adamlarının daha sonra köyü terk etmesi ile birlikte artık Polonyalı göçmenler burada yaşamaya başlar. Köyü kendi kültürleri çerçevesinde imar eden, evler ve bahçeler kuran ve buradaki verimsiz toprakları sürerek tarım yapmaya başlayan Polonyalılara sonrasında Sultan Abdülmecit tarafından vergi muafiyeti getirilir ve buraya yerleşen halk bir daha ülkelerine dönmezler.
1881 yılında Prens Adam Czartoryski tarafından satın alınan bu topraklara ve bu Polonya köyüne ilk olarak Adam’ın Tarlası manasına gelen Adampol adı verilir. Sonrasında ise Polonez Karyesi adını alır. Devlet burada yaşayan mültecilere 1894 yılında vatandaşlık belgesi verir ve 1923 yılında köye Polonezköy adı verilerek etnik bir kimlik kazandırılır.
1900’lü yılların başlarında ise Polonezköy’de pansiyonculuk başlar ve köy turizm adına gelişmeler kaydeder.
Günümüzde Polonezköy, İstanbul’da doğa ile iç içe ve huzur dolu güzel bir hafta sonu için en çok tercih edilen yerlerden ve aynı zamanda dünyanın en ünlü köylerinden birisi konumunda.
Adı, yalnızca Polonya ve Türkiye’de değil, tüm dünyada yayılmış Polonya göçmenleri arasında da biliniyor. 150 yılı aşkın bir süredir, Adampol sakinleri Polonya dilini ve atalarının geleneklerini koruyorlar.
Gezilecek Yerler, Aktiviteler
İstanbul’un arka bahçesi olarak da adlandırabileceğimiz, doğanın yeşilini korumayı başardığı ve insanın gerekli saygıyı gördüğü yerlerden birisi olan Polonezköy’e gelirken, etrafı çam ağaçları ve yeşilliklerle çevrili yollardan geçerken kendinizi bir anda İstanbul’un kalabalıklığı, gürültüsü ve stresinden arınmış hissedersiniz.
Köyün hemen girişinde sizi tarihi kilise ve mezarlık karşılar. Yüz metre kadar sonra köyün şirin ve ufak meydanına geldiğinizde, Polonezköy’ün güzelliklerini yaşamaya hazırsınız demektir.
İstanbul’da doğa ile iç içe ve huzur dolu güzel bir hafta sonu için en çok tercih edilen yerlerden birisi konumunda olan Polonezköy’de yapılabilecek çok sayıda aktivite bulunuyor.
Polonezköy’de hafta sonu tatili, günübirlik gezi, piknik, et mangal keyfi, doğa yürüyüşü, bisiklet turu, lüks ve kaliteli restoranlarda akşam yemekleri, cafe ve patisserie mekanlarında çay, kahve ve pasta keyfi, kır düğünü, nişan, özel günler, kutlamalar, toplantı ve seminer gibi pek çok imkanı değerlendirebilirsiniz.
Polonezköy’de ziyaret edilecek yerler arasında; 1900-1914 yılları arasında inşa edilmiş olan Czestochowa Meryem Ana Kilisesi, içerisinde Mehmet Sadık Paşa’nın eşinin mezarı da bulunan Polonezköy Mezarlığı, ATATÜRK’ün Polonezköy’ü ziyareti esnasında kaldığı ev, köy tarihçesi ve eski fotoğrafların sergilendiği Zofia Rizi Anı Evi, köy meydanının hemen yukarısında bulunan Ağaç Oyma Heykel Sergisi başta geliyor.
Ayrıca, her yıl Haziran ayının 1 ve 2’nci hafta sonlarında geleneksel Polonezköy Kiraz Festivali düzenleniyor. Festival süresince Polonya’dan gelen folklor ekiplerinin gösterileri ve köy kilisesinin bahçesinde resitaller düzenleniyor.
Yılın her mevsimi koşu ve doğa sporları yapabileceğiniz beş kilometrelik yürüyüş parkuru, bisiklet parkuru…
Farklı lezzetleri bir arada sunan cafeler, restoranlar, bahçede mangal keyfi, çay saatleri, pasta, çörek ve tatlılar. Likör çeşitleri…
Şehre dönmek istemezseniz ev rahatlığında konaklama…
Polonezköy, güzelliklerini yaşamak isteyenler için dört mevsim sizleri bekliyor…